Değerli okurlarım...
Siverekli Araştırmacı ve yazar merhum Ramazan Özgültekin, ani bir nefes darlığı sonucunda hastaneye kaldırılmış, kalp damar tıkanıklığından dolayı anjiyo yapılmış fakat tedavi gördüğü hastanede vefat etmişti. Ramazan Hocayı 2022 yılında Siverekli bir arkadaşla telefon görüşmesini yaparken tanımıştım. 'Kamile Hocam yanımda Ramazan Hoca var sizinle konuşmak istiyor' dedi. Ve o gün konuşmasında bizi Siverek'te bulunan işyerine bir çay içmeye davet etmişti. Kısmet bu geçen yaz ailece Diyarbakır gezisinde dönerken Ramazân Hocamızı Siverek'te bulunan Koçali Baba Türbesi'nin hemen yanında bulunan iş yerinde ziyaret etmek bize nasip oldu. Ziyaretimizde işyerinin kapısında bizi karşılayan merhum Ramazan Hoca mutlu bir şekilde bizi içeriye davet etti. Kapıdan içeriye girdiğimizde geniş bir salonla karşılaştık. Salonda sayısızca kitapların yer aldığı kişisel kütüphanesi ve sayısızca tarihi fotoğraflar, belgeler ve görüntülü eser bulunduğu plaket, kaset, CD bulunmaktaydı. Ayrıca bir kaç küçük odada da biriktirmiş olduğu sayısızca kitap bulunuyordu.Raflarda bu kadar kitabı görünce şaşırdım. Bir nevi bu kadar kitabı bir arada görünce çok mutlu olmuştum. Bir kitap sever olarak hemen raflarda bulunan kitaplarını incelemeye başladım. Hangi türden isterseniz isteyin muhakak okumak için kendinize göre bir kitap bulursunuz. Ömrünü sanata, kültüre ve edebiyata vermiş bir üstattı. Yazmış olduğu 13- 14 kitabı bulunmaktadır. Bunlardan bir kaçı; Siverek folklöründe çocuk oyunları hikayeler ve halk oyunları, Siverek folklöründe maniler, atasözleri, deyimler, dualar ve beddualar, Gönül aleminden-1, Gönül aleminde-2, İslam ve tasavvuf ayrı şeylermidir? gibi.
Ziyaret ettiğimiz gün eşinin hasta olduğunu ve Urfa' da bulunan hastanede yattığını söyledi.' Hocam isterseniz sizi hastanede yatan eşinizin yanına götürelim' dediğimde, ' Ben yolculuğa dayanamıyorum' dedi.
Gerek merhum Ramazan Özgültekin Hocamız olsun gerek merhum Ömer Faruk Hilmi Hocamız ikisi de çok iyi tanıdığım Sivereğin kıymetli ve değerli yazarlarındandı.İkiside sade ve mütevazi insanlardı. Merhum Ömer Faruk Hilmi Hocanın hayatında yalnız benimle yaptığı bir röportajı vardır. Onun başka bir söyleyişini bulamasınız. O yönde kendimi çok şanslı görüyorum. Bu iki kıymetli üstadları tanımış olmanın gururunu yaşıyorum. Peygamber efendimizin bir deyimi şöyle der, 'Ya alim, ya öğrenci, ya dinleyici ya da ilmi sevenlerden ol. Beşinci olma ki helak olursun.'
Ramazan Hoca iyi bir araştırmacıydı aynı zamanda. Bir nevi Sivereğin ayaklı kütüphanesiydi. Kendine ait kütüphanesinde 25 bine yakın kitap biriktirmiştir. Ayrıca Sivereğin geçmişini resmedendi. Siverek tarihine ait binlerce fotoğraf koleksiyonu bulunurdu kendisinde. Çocuğunun olmaması onu hayata küstürmemiş, bir nevi hayata sıkı sıkı sarılmıştı. Daha da faydalı olmak için büyük bir çabanın içine girmişti.
Ayrıca onunla ilgili 2024' de bir haber yapmıştım, " Bu Hazine'ye Sahip Çıkılmalı " diye. Bu da yazarların kaderi olsa gerek. Yaşamı boyunca biriktirdiği kitap kütüphanesi ve tarihi sanat kültür ebabında antika süs eşyalarını bir hazine gibi saklamış ve kendi imkanlarıyla küçük bir dükkânda sergilemişti.Bundan 5 ay önce eşini kaybetmiş çocukları olmadığı için tek başına kalmıştı. Siverek'e bu son gidişimde ayak üstü tekrar Ramazan Hocamızı ziyaret etmiştim. Gözünde gözlüğü, elinde kalemi, dizinde beyaz bir defter sayfasını karalıyordu. "ne yazıyorsunuz hocam" dediğimde, " Hiç sorma yine kafamda birşeyler yazıyorum. Anlayacağın yeni bir şiir yazıyorum." dedi. Bu son zamanlarda daha çok şiir yazmaya başlamıştı.
Ramazan Hoca, Allah yolunda olan, Hz. Peygamberi seven, sünnet ehli biriydi. Vatanını, Bayrağını seven biriydi. Bu konuda bir sohbetinde şöyle demişti: ' Kamile Hocam, bazı şahıslar benimle çok uğraştılar fakat be…
Yorumlar
Kalan Karakter: