Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan'ın himayeleri ve Sağlık Bakanı Prof.Dr.Kemal Memişoğlu’nun teşrifleriyle Beştepe'de Normal Doğum Eylem Planı Toplantısı düzenlendi.
Şanlıurfa İl Sağlık Müdürü Doç.Dr.Abdullah Solmaz ve Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Adem Dilek'e ''Normal doğumu teşvik'' çalışmalarından dolayı Emine Erdoğan tarafından plaket takdim edildi.
Emine Erdoğan, konuşmasında 'Normal doğum'un önemini şöyle özetledi:
"Doğum kanalında karşılaştığı faydalı bakteriler sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemi geliştiren bebek, bu mucizevi yolculukta akciğer gelişimini de sağlıklı bir şekilde tamamlar. Araştırmalar, beyin gelişiminde bellek, öğrenme, farkındalık gibi davranışları düzenleyen protein salgılarının doğal doğumda daha fazla üretildiğini ortaya koyuyor.
"TÜRKİYE'DE DÜNYAYA GELEN İKİ ÇOCUKTAN BİRİSİ SEZARYENLE DOĞUYOR"
Normal doğumun bütün bu faydalarına rağmen ne yazık ki günümüz dünyasında kadınlar bu eşsiz tecrübeyi olması gereken doğal hâliyle yaşayamıyor. Modern zamanın konformist ve maddeci yaklaşımları nedeniyle dünyanın en kadim tecrübesi, tıbbi bir operasyona indirgeniyor.
Sezaryen, 'büyük bedelleri olan cerrahi bir operasyon' yerine, 'pratik, hızlı ve ağrısız bir doğum seçeneği' olarak tanıtılıyor. Şunun altını çizmeliyim ki tıbbi gerekçelerle, doğru zamanda yapıldığında sezaryenin hayat kurtarıcı özelliği çok önemlidir. Ancak maalesef, Dünya Sağlık Örgütünce açıklanan yüzde 15'lik makul sezaryen sınırının, ülkemizde ciddi manada aşıldığını görüyoruz. Bugün Türkiye'de dünyaya gelen iki çocuktan birisi sezaryenle doğuyor. Tekrar ediyorum, iki çocuktan birisi."
Hızlı ve kolay bir yöntem olarak sunulan sezaryenin, anne ve bebek üzerinde kısa ve uzun vadeli hasarlar bıraktığı bilimsel olarak da biliniyor. Sezaryenle doğan bebeklerde astım, obezite gibi kronik hastalıklara yatkınlık görülürken, doğum esnasında edineceği faydalı bakterilerden mahrum kalan bebeğin bağışıklık sistemi yeterince gelişemiyor. Doğal sürecini tamamlamadan müdahaleyle doğurulan bebekler, adeta dalından erken koparılan bir meyve gibi hayata yenik ve geriden başlıyor. Öte yandan, hormonal dengesi bozulan anne adayı, normal doğum yapan bir kadına göre, çok daha zorlu bir doğum ve annelik süreci geçirmek zorunda kalıyor.
Kadın bedeninin tamamen içgüdüsel ve adeta programlanmış bir şekilde fıtri yürüttüğü doğum tecrübesinin dışarıdan kontrol edilmesi mümkün değildir. Doğumun süresi, ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği fizyolojik ve psikolojik birçok faktöre bağlıdır. Aynı annenin yaşadığı doğum tecrübeleri bile birbirinin aynısı değildir. Dolayısıyla her doğum kendine hastır, eşsizdir ve özeldir.
Anne adayı için bu uygun ortam hareket özgürlüğünün bulunması, ihtiyacı olan zamana ve mahremiyete duyarlı davranılması, duygusal ve fiziksel destek sunulması anlamına gelir. Bu ideal çevrenin oluşturulması için ebelerimizin kıymetli rehberliği, hekim ve hemşirelerimizin iş birliği, hastanelerimizde kadınların ihtiyaçlarına uygun donatılmış doğumhanelerin tesisi çok önemli. İnanıyorum ki doktoruna, ebesine güvenen kadınlar, korku aşılayan hikâyelere veya çevresinden gelen yanlış yönlendirmelere teslim olmayacak ve doğum serüvenini doğal yöntemlerle tamamlayabilecektir."
Yorumlar
Kalan Karakter: