Maneviyata büyük önem veren Şanlıurfalı vatandaşlarında manevi coşkularla beklediği gece, bu akşam Kadir gecesi. Peki, kadir gecesi ne anlama geliyor ve müminler için önemi ne. Nasıl idrak edilmeli? Bu gece hangi dualar semaya yükselmeli? İbadetler nasıl olmalı? Zaman ve mekânlar; kendilerinde meydana gelen önemli olaylarla değer kazanırlar.
Toplumumuzda mübarek gün ve geceler olarak bilinen kandil geceleri de içlerinde büyük olaylar meydana geldiği için önemli, değerli ve toplum tarafından büyük bir şevk ve iştiyakla kutlanan gecelerdir. Bu geceler bayram havası içerisinde geçmektedir. İşte bu gecelerden biri de Kuran’da sure ismi olarak da bilinen Kadir gecesidir.
Kadir sözlükte; değer, kıymet ve itibar demektir. Bu geceye Kadir Gecesi denilmesi de hiç şüphesiz şeref ve kıymetinden dolayıdır. Kadir Gecesini bu derece değerli kılan en önemli sebep de Kur’ân-ı Kerim’in bu gece indirilmeye başlanmış olmasıdır. Kur’ân-ı Kerim’in nüzulü ve Peygamberimizin insanlığa son peygamber olarak gönderilmesi, dünya tarihinin en önemli hadisesidir.
İslam âlimleri Kadir gecesinin Ramazan’ın 27. gecesi olduğu konusunda ittifak etmiş olmalarına rağmen, İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ birtakım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Bunlar: Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; beş vakit içerisinde Salât-ı vusta; ilâhî isimler içerisinde İsm-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-ı ilâhî; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür. Bunların gizli tutulmasından maksat müminlerin her daim uyanık, dikkatli, hazırlıklı ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamaktır. İşte zamanı gizlenen ancak kuvvetle muhtemel Ramazan’ın 27. Gecesi olarak bilinen bu geceyi müminler gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir.
Kadir Gecesini gereği gibi anlayıp hakkıyla değerlendirmenin yolu, Kur’ân-ı Kerîm’in eşsiz mesajlarını anlamaktan geçer. Bu itibarla, Kadir Gecesi Kur’ân-ı öğrenme ve Resûlüllah’ı tanıma, onların öngördüğü fazilet ilkeleri doğrultusunda yaşama ve her türlü kötülüğü terk etme vesilesi kabul edilmelidir. Zira insanlara dünya ve âhiret mutluluğunu sağlamayı hedefleyen ve manevi varlığımızı karartan her türlü olumsuzluktan arındırarak, bizi üstün ahlâkî değerlere yönelten Kur’ân’dır.
O’nun getirdiği ilke ve prensiplerin özünde aydınlık, hoşgörü, dostluk ve kardeşlik vardır. O, insanlar arasında sevgi, uzlaşma, yardımlaşma, kardeşlik ve istikrarı sağlayacak; fert ve toplum planında pek çok ahlâkî ve sosyal problemin hak ve adalet çerçevesinde çözülmesine ışık tutacak ve insanlara gelişme yollarını göstererek onları geleceğe hazırlayacak ilâhî ölçüleri içeren bir kitaptır.
Kur’ân’ ın bu özelliği, “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan Mü’minler için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler” (İsrâ, 17/9) “Biz Kur’an’dan, Mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz…” (İsrâ, 17/82) ayetleriyle dile getirilmektedir. Ayrıca bu geceyi, namaz kılarak, Kur'ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfar ederek ve dua yaparak değerlendirmeli, geçen hayatımızın Kur’an ve Sünnete uygun olup olmadığının muhasebesini yapmalıyız.
Dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve kardeşliği hâkim kılmalıyız.
Bu gece Yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmek, onlara yardım elimizi uzatmak için büyük bir fırsattır. Bu nedenle manen bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen, dolayısıyla, yaklaşık 80 küsur yıllık bir insan ömrüne bedel olan bu geceden gerektiği şekilde istifade etmeliyiz. Sayısız manevî güzelliğin yaşandığı ve mükâfatların sınırsız olarak verildiği bu gecede; özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulamalı, kendimizle hesaplaşmalı, iyi ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü davranışlardan uzaklaşarak kalbimizdeki manevî kirleri temizlemeye çalışmalıyız.
Bu gibi mübarek gün ve geceleri değerlendirirken gözden uzak tutulmaması gereken bir durum ise, ibadet ve taatlerimizi sadece bu geceye hasretmemeli, her zaman Allah’ın kulu ve Hz. Muhammed (sav)in ümmeti olduğumuzu hatırda tutup, ona göre hayatımızı yönlendirmeliyiz.
Mübarek gün ve geceler toplumsal hayata pek çok yönden katkı sağlamakta, bugün ve geceler vesilesi ile insanlar birbirlerini ve yakınlarını aramakta, yetimler ve fakirler gözetilmekte, hastalar ziyaret edilmekte ve dargınlar barışmaktadır.
Yorumlar
Kalan Karakter: