Çevre illerde bulunan vatandaşlarında sıklıkla ziyaret ettiği Balıklıgöl son zamanlarda adeta ziyaretçi akınına uğradı.
11 Ayın sultanı Ramazan ayı Şanlıurfa genelinde huzurlu bir şekilde sürüyor. Şanlıurfalı vatandaşlar gerek oruçluyken gerekse iftar saatinden sonra soluğu Balıklıgöl’de alıyor. HZ İbrahim’in yaşadığına ve burada ateşe atıldığına rivayet edilen kutsal mekâna akın akın gelen vatandaşlar, Balıklıgöl’ü aileleriyle birlikte huzur buldukları yer olarak gördüklerinin altını çizdiler.
İlahi huzurun bu mekânda olduğunu söyleyen vatandaşlar; “ Ramazan ayı huzur ve bereket ayıdır. Ramazan bizler için kutsal mekânlarda huzur arama ayıdır. Bizlerde huzuru Balıklıgöl’de bulduğumuza inanıyoruz.
Sadece bizler değil, aynı zamanda ülkemizin birçok yerinden ziyaretçilerde akın akın Balıklıgöl’e gelerek bu atmosferi yaşamak istiyorlar. Günübirlik turlar ile çevre illerden gelen misafirlerde bu mekânın huzurunu yaşamak ve yapılan dualara katılmak için ilimize geliyorlar.
İlimizde özellikle Şanlıurfalı vatandaşlar olarak bizler hemen hemen her gece iftar sonrasında Balıklıgöl’ü ziyaret ederek teravih namazımızı kılarız ve geç saatlere kadar kutsal mekânları dolaşıp dualara katılırız. Bu ziyaretlerin huzuru ile evlerimizin yolunu tutarız.” şeklinde konuştular.
Balıklıgöl ile ilgili olarak anlatılan rivayet şu şekilde Hz. İbrahim’in yaşadığı dönemde Şanlıurfa çevresine hükmeden, zalimliğiyle nam salmış bir hükümdar vardır. Mezopotamya’nın başkaca anlatılarında da ismine sıkça rastlanan Nemrut’tur bu zalim hükümdar. Kendini tanrı ilan eden Nemrut, halkını tapınaklara yerleştirilen heykellere tapmaya zorlar. Benzer tüm yöneticiler gibi paranoyakça eğilimleri olan Nemrut’un bir gece rüyasında gördükleri ise akıl almaz bir zulüm dalgasının başlamasına neden olur. Gördüğü kâbusu kahinlerine yorumlatan Nemrut, o yıl doğacak olan erkek çocuklardan birinin onu öldüreceği, onun putlarını ortadan kaldıracağı ve yerine hükümdar olacağı bilgisini alır. Bunun üzerine aldığı karar ise kan dondurucudur: O yıl doğan tüm erkek çocukları öldürtecektir.
Bu haberi herkesten önce alan Nemrut’un askerlerinden biri olan Azer ise doğumu yaklaşan karısı Nuna Hatun’u gizlice bir mağaraya yerleştirir. Günümüzde buranın Mevlid-i Halilulrahman Mağarası olduğuna inanılır. Doğum yaptıktan sonra Nemrut’un korkusuyla çocuğunu mağarada bırakarak dönüş yoluna çıkan Nuna Hatun, bir süre sonra dayanamayıp mağaraya döner ve hikâyemizdeki ilk mucizevi ana tanık olur. Bebeği, bir ceylan tarafından beslenmektedir. Ceylanların gözetiminde gizlice büyütülecek bu çocuk Hz. İbrahim’in ta kendisidir. Rivayet edilene göre olağanüstü bir hızla büyüyen çocuk henüz 15 aylıkken 15 yaşındaymış gibi görünür ve Nemrut’un emriyle öldürülmekten kurtulur. Fakat kaderin cilvesine bakın ki bir gün Nemrut’un askerleri tarafından ormanda yakalanan Hz. İbrahim, huzuruna çıkarıldığında onu çok seven Nemrut tarafından evlat edinilir.
Hz. İbrahim, Nemrut’un sarayında kendisi gibi evlatlık olan Zeliha ile karşılaşır. Zeliha, Nemrut’un zalimliğine ve insanları kendi putlarına tapmaya zorlamasına karşı çıkan Hz. İbrahim’e sevgiyle bağlanır. Hz. İbrahim ise Nemrut’un zulmüne karşı çıkmaları için halka telkinde bulunur. Fakat insanlar can korkusuyla harekete geçemez. Buna karşılık olarak Hz. İbrahim kendisi harekete geçmeye karar verir.
Putların huzurunda önemli bir ritüelin gerçekleştirileceği bir gün, bir baltayla tapınaktaki tüm putları kırar ve baltayı en büyük putun boynuna asar. Bu durum karşısında çok öfkelenen ve bir baltanın bunu nasıl yapabileceğin soran Nemrut’a, “Putların sıradan heykellerden başka bir şey olmadığını ve gördüğü gibi kendilerini bile koruyamayarak parçalandıklarını” söyler. Bu sözler karşısında böylesi bir itaatsizlikle ilk defa karşılaşan Nemrut’un öfkesi önünde durulmaz bir hal alır. Büyük bir ateş yakılmasını ve Hz. İbrahim’in bu ateşe atılmasını emreder. Söylenene göre o gün Urfa’da başka hiçbir ateşin yakılmasına izin verilmez ve tüm odunlar toplanarak devasa bir ateş yakılır. Hz. İbrahim ise Urfa Kalesi’nde kurulan bir mancınıkla bu ateşin içine atılır.
Efsaneye göre Hz. İbrahim tam devasa ateşin içine düşeceği anda ateş suya, içindeki odunlar da balığa dönüşür. Şanlıurfa’da Balıklıgöl’e gidenler, gölün içinde yüzen balıkların sırtlarında siyah lekeler olduğunu fark edeceklerdir. Efsane, bu lekeleri içinden çıktıkları o devasa ateşin izleri olarak açıklar. Balıklıgöl’ü oluşturan göllerden diğeri Ayn-ı Zeliha Gölü’nün ise Hz. İbrahim’i kaybedeceğini düşünüp çok üzülen Zeliha’nın gözyaşlarıyla oluştuğu rivayet edilir.
İşte Hz. İbrahim’in yaşamıyla ilişkilendirilen Balıklıgöl, Mevlid-i Halilulrahman Mağarası, Urfa Kalesi gibi yerlere ev sahipliği yapan Şanlıurfa büyüleyici bir şehirdir. Bu büyüleyici şehrin, son yıllarda dinler tarihinin en eski ve etkileyici keşiflerinden biriyle anılıyor olması da herhalde tesadüf değildir.
Yorumlar
Kalan Karakter: