31.03.2024’te yapılan seçimi geride bırakıp başladık bu defa seçim sonuçları üzerinden suçlu aramaya. Neymiş “seçmen yalnız bırakmış”, “seçmen Gazze’den dolayı küsmüş” falan filan. Bir öz eleştiri yapmak yok. Bir toparlanıp silkelenme yok. İlla suçlu aranıp bulunacak. Kimse bulunmasa da tabi ki suçlu yine millet olacak.
Neden her zaman seçmen suçlanır ki hani büyük bir bölümü “koyun sürüsüydü? Koyunlar yoldan mı çıktı ya da başka bir çoban mı önderlik etmeye başladı? Farklı bir suçlama ve aşağılama metodu. Ama geçelim bunu, kirli zihinleri temizlemek bize düşmez. Biz asıl suçluyu arama yoluna girelim önce.
Evet sancılı, üzüntülü ve gergin bir seçim süreci yaşandı. Haber kaynaklarına bakıldığında konuşulan tek husus neden AKP oy kaybetti sorusu oldu. Peki millet neden bu defa çekingen davrandı ve büyük bir kesim bırakın başka partilere oy vermeyi sandık başına dahi gitmedi. Nasıl bir tepki, nasıl bir gönülsüzlük, nasıl bir kalp kırıklığı? Sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla AKP’nin oy kaybetme sebeplerine bir bakalım; Özlem Zengin’ler yüzünden, Kademciler yüzünden, Gazze konusunda yürütülen yanlış politikalar yüzünden, Eppstein mevzularında adı geçen Fadime Şahin’lerin hiçbir şey olmamış gibi yeniden adaylığını göstermesi yüzünden, insanların belini kıran yüksek kiraların düzelmemesi, emekliye 10 bin liranın reva görülmesi ve daha birçok sebep yüzünden…
Elbette yönetici kesimin hatası karşısında tepki gösterilecektir. Fakat yönetici kesimin yönetilen kesimi, yönetilen kesimin de yöneten kesimi suçlaması iyileştirici etki oluşturmayacaktır.
Yüce Allah;
“Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11)
Yöneticiler iyi ve dürüst olunca mı toplum iyi olur, yoksa halk iyi ve dürüst olunca mı yöneticiler adil ve vicdanlı olur? Her ikisi de birbirini olumlu ve olumsuz yönde etkiler nitelikte olduğu açık değil mi?
Halkın kötü yöneticileri iş başına getirmesi Allah’ın onlara gazap etmekte olduğunun, iyi yöneticileri iş başına getirmesi ise onlardan razı olduğunun işareti olduğunu ne çabuk unuttuk.
Hz. Peygamber (asm)’in duası:
“Allah’ım, merhametsizleri bize musallat etme.” (Tirmizi, Daâvât, 79).
Unutmayın ki kötü gidişattan herkes sorumludur. Bu sebeple önce kendimizi düzelteceğiz, önce biz adil olacak, doğru sözlü olacağız. Helak olmuş kavimlere bir bakın bakalım, toplu helaka gitmediler mi?
İşte bu sebeple unuttuk, bizi biz yapan temel oluşumları. Unuttuk özümüzü… Oysaki biz çok merhametliydik, adaletliydik, vicdanlıydık. Aile olmanın önemini, komşuluk hakkını, büyüklere saygılı olmayı, harama el uzatmamayı, kul hakkı yememeyi, faize bulaşmamanın gerekliliğini çok iyi biliyorduk… unuttuk hepsini, unuttuk…
Şimdi oturup o parti iyi bu parti kötü konuşmalarını yapın bakalım. Ne işe yarayacaksa…
