Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Şanlıurfa’da tarım arazilerinin yoğun biçimde yapılaşma, betonlaşma, ve çölleşme riski altında olduğunu, kuyulardan su çekerek üretim yapan çiftçilerin yüksek enerji faturaları nedeniyle DEDAŞ ile sürekli karşı karşıya bırakıldığını anlattı.
Yıldırım'ın bölge gezisi ve Tarım Öğretiminin 177. Yılı ve Ziraat Mühendisleri Günü Etkinliği kapsamında düzenlenen toplantı ile ilgili izlenimleri şöyle:
'' Göbeklitepe’den Harran Ovası’nı kuşbakışı gözlemledik. İlk göze çarpan ovadaki yapılaşma. Bilimsel olarak yapılan çalışmalara göre Harran Ovası’nda yaklaşık 100 bin dönüm alan betonlaşmış. Bir başka önemli sorun ise aşırı sulama nedeniyle topraktaki tuzlanma oranının artması.
ZİRAAT FAKÜLTESİ BÖLGE İÇİN BÜYÜK ŞANS
Bu sorunlara ve konulara değinmeden önce, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin bölge tarımı için çok büyük şans olduğunu belirtmek gerekiyor. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu, Yardımcıları Prof. Dr. Osman Çopur ve Prof. Dr. Ahmet Almaca, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi ve aynı zamanda TEMA Vakfı Şanlıurfa Temsilcisi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, Tarla Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. İrfan Özberk ile, Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şube Başkanı Abdullah Melik ve Oda yönetim kurulu üyeleri ve ziraat mühendisleri ile konuşunca fakültenin tarımla ne kadar iç içe olduğunu ve bölge tarımına bilimsel olarak çok önemli katkılar sunduğunu görebiliyorsunuz.
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Osmanbey Yerleşkesi’nde yapılan etkinliğe, tarımla ilgili tüm kurumların yöneticileri, öğretim üyeleri, ziraat mühendisleri, fakülte öğrencileri, 2002 Vakıflar İlkokulu öğrencileri, Şanlıurfa Akçakale Altınbaşak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri katıldı.
Etkinliğin sonunda ben de katılımcılara ‘Tarım ve Gıdada Güncel Gelişmeler’ konulu bir sunum yaptım.
TOPRAĞI, SUYU KORUYARAK GELECEK KUŞAKLARA BIRAKMALIYIZ
Tüm konuşmalarda Güneydoğu Anadolu Projesi’nin bölge tarımına yaptığı katkılar, proje ile birlikte tarımda yaşanan büyük dönüşüme vurgu yapıldı. Ancak, yaşanan sorunlara da dikkat çekildi.
Bu sorunlardan en önemlisi suyun Harran ve diğer ovalara getirilmesi ile birlikte bilinçsiz su kullanımı ve yapılaşma, betonlaşma nedeniyle tarım topraklarının kaybedilmesi. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu açılışta ve iki gün boyunca sohbetlerimizde Güneydoğu Anadolu Projesi’nin önemine ve bölge ekonomisine tarımına yaptığı katkıların çok büyük olduğunu ancak toprağın, suyun korunması ve gelecek kuşaklara temiz olarak aktarılması gerektiğine vurgu yaptı.
Kuru tarımdan sulu tarıma geçince buğdayda dekara verimin 200 kilolardan sulu alanlarda 1 tona kadar yükseldiğini belirten Çullu: “ Pamuk, mısır ve diğer ürünlerde de üretimin, verimliliğin 2-3 kat artması ve çiftçi gelirlerinin artması elbette çok önemli. Ancak, kuru tarımdan sulu tarıma geçince, daha çok gübre, daha çok zirai ilaç kullanılmaya başlandı. Bilinçsiz ve gereğinden fazla kullanılan gübre, ilaç ve diğer girdiler yeraltı sularının hızla kirlenmesine, toprağın kirlenmesine ve bozulmasına neden oluyor. Bu kimyasallar bu topraklardan elde ettiğimiz ürünlerle gıda olarak bize geri dönüyor.” dedi.
ÇÖLLEŞME RİSKİ BÜYÜK
Kuraklığın eskiden de olduğunu ancak son yıllarda daha sık yaşanmaya başlandığını anımsatan Mehmet Ali Çullu, çölleşme riskine dikkat çekerek şunları söyledi: “Kuraklığı bugün çok daha sık yaşıyoruz. Çölleşme bu bölge için önemli bir risk. Toprağı, suyu ve doğayı iyi yönetemezsek çok büyük sorunlar bizi bekliyor. Bunlardan birisi de çölleşmedir. Bugün kişi başına 4 dekar civarında olan toprak miktarı 2050’lerde 2,5 dekara gerileyecek. Bugünden topraklarımızı, suyumuzu, doğamızı koruyamazsak ve geleceğe sağlıklı bir şekilde taşıyamazsak bizden sonraki kuşakların geleceği tehlike altında olur.” dedi.
BETONLAŞMA İLE VERİMLİ TOPRAKLA KAYBEDİLİYOR
Bölgede çok sayıda araştırma ve bilimsel çalışma yapıldığını, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin sürekli sahada olduğunu anlatan Çullu, ovadaki yapılaşma ve tarım arazilerinin betonlaşması konusunda ki çalışmaları özetle şöyle anlattı: ”Kuru tarımdan sulu tarıma geçilince Harran Ovası’nın cazibesi çok arttı. Bitkisel veriminin 2-3 kat artması bölgeye olan ilgiyi artırdı. Çiftçi kendi arazisine yerleşmek amacıyla ve bazen de tarımsal amaçlı yapılar kurulmaya başlandı. 2017 yılına kadar yapılan sulama altyapıları ve yol alanlarının da hesaplamaya katılmasıyla beraber Harran Ovası’nda toplam arazi kaybı miktarı 19 bin 137 dekar ve ovaya oranı ise %11,62’ye yükseldi. Sulama öncesi 1991 yılından, sulama sonrası 2019 yılı arasındaki 28 yıl içinde yapılaşmadan etkilenen alanlar 2,32 katına çıkmıştır. Sulama öncesi 1991 yılı ile sulama sonrası 2019 yılları arasındaki 28 yıl içerisinde Bozova Yaylak arazilerinde sulama öncesi yapılaşmadan etkilenen alanın ovaya oranı %1,6 iken, 2019 yılında % 2’ye çıktığı tespit edilmiştir. Harran ve Yaylak özelinde yapılan çalışmada Harran; Şanlıurfa ve Suriye sınırına yakınlığı, gerek büyük tarım arazilerine sahip olması gerekse tarihi ve turistik bir yerleşim alanına sahip olması bakımından önemli bir cazibe merkezi özelliğine sahiptir. Harran’ın cazibe merkezi olması, beraberinde artan bir ekonomi ve nüfus yoğunluğu oluşturmuştur. Bu artan nüfus yoğunluğunun getirmiş olduğu yerleşim ihtiyacı tarım arazileri üzerinde önemli bir yapılaşma baskısı oluşturmuştur. Harran Ovası’nda devam eden kaçak yapılaşmanın önlenmesi için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’na göre denetimler yapılarak tarım topraklarının kaybedilmesi önlenmeli.”
BİLİNÇSİZ SU KULLANIMI
Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu’nun dikkat çektiği tarım alanlarının betonlaşması konusunda hemen herkes hemfikir. Bugün gelinen noktada 100 bin dekar alanın betonlaştığı tahmin ediliyor. Bu, Harran Ovası ve bölgedeki diğer ovalar için en büyük tehlike olarak görülüyor.
Harran Ovası’ndaki bir başka önemli sorun ise milyarlarca lira harcanarak yapılan barajlardan suyun açık kanallardan ovaya getirilmesi. Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şube Başkanı Abdullah Melik, açık kanaldan ve cazibe sulaması(Su kotunun sulanacak araziden yüksek olduğu yerlerde suyun potansiyel enerjisi ile sulama kanalları veya borular aracılığıyla iletildiği sistem) nedeniyle suyun yüzde 60’ının kaybolduğunu söylüyor.''
Yorumlar
Kalan Karakter: