2010 yılında geçirdiği trafik kazası sonrası bedensel engelli kalan Fırat Arsunar (35), kendini çocukları güldürmeye adadı. Rehabilitasyon sürecinin ardından, tekerlekli sandalyesi üzerinde gönüllü olarak palyaçoluk yapmaya başlayan Arsunar, 10 yılı aşkın süredir yüzleri güldürmeye devam ediyor. Vücut geliştirme ve yüzme sporlarıyla da ilgilendiğini anlatan Arsunar, engelleri sosyalleşerek aştığını ve hayalinin diğer engelliler için güzel projeler gerçekleştirmeye devam etmek olduğunu söyledi. Arsunar ayrıca, çocukların yüzünde bir gülücük olmanın, dünyada kazanabileceği en büyük miras olduğunu belirtti.
"Sandalyenin bana kattığı en büyük şey palyaçoluk"
Palyaçoluğa başlama sürecini anlatan Arsunar, "2010 yılında geçirdiğim trafik kazası sonucu boyundan aşağı felç kaldım. Tamamen boynum tutmazken spor, gönüllü palyaçoluk ve fizik tedaviler sayesinde vücudumu belirli bir seviyeye getirme şansım oldu, geliştirdim, güçlendirdim. Gönüllü palyaçoluk benim için kendimden daha ağır, daha zor. Dışarıya çıkamayan çocuklarımız için bir anahtar kapı oldu. Bu kapıdan girdim ve inanılmaz güzellikler gördüm. Palyaçoluğun bana en çok kattığı şey kendimden daha zor durumda, evden çıkamayan çocuklarımızla birlik ve beraberlik içerisinde olma şansına nail olmak. Aynı zamanda onların yüzünde bir gülücük olma şansına da nail olmuş oldum. Bu bence şu dünyada kazanabileceğim en büyük miraslardan biridir" dedi.
Gönüllü Palyaçolar olarak onkoloji bölümü, sevgi evleri, huzur evleri gibi kurumlara ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirten Arsunar, "Aynı zamanda diğer engelsiz kardeşlerimin de yanındayım. Onlar için güzel projeler geliştirerek birlik ve beraberlik içerisinde, birbirimize destek içerisinde yaşamak benim en büyük planlarımdan biri" şeklinde konuştu.
Geçirdiği kaza öncesinde palyaçoluk gibi bir düşüncesi olmadığını kaydeden Arsunar, "Şu sandalyenin bana katmış olduğu şeylerden en büyüğü palyaçoluk. Ekip arkadaşlarım engelsiz bir düşünceye sahip oldukları için her yerde her engeli beraber aşabiliyoruz. Burada yalnızca benim engelimden bahsetmiyoruz. Yolumuzdaki başka düşünce engellerini de bu şekilde değiştirmiş oluyoruz. İnsanların, ’bu palyaço olmuş, bu yüzüyor, biz neden yapamayalım’ düşüncelerine girmesi benim için güzel" sözlerine yer verdi.
"Tedavinin yüzde 70’i sosyalleşmektir"
Arsunar ayrıca, fiziksel rehabilitasyon sürecinde sosyalleşmenin büyük rol oynadığını kaydetti. Sosyalleşmeyi ve diğer insanlarla bir araya gelmeyi büyük bir engeli aşmak olarak nitelendiren Arsunar, "Sosyalleşmek büyük bir engeli aşmak demektir. Olmayan şeyleri kafanda düşünür hale geldiğin zaman sosyalleşemiyorsun. Ama sosyalleşirsen hangi engellilik durumunu nerede atlatabileceğini şekillendirebiliyorsun. Zaten fizik tedavinin yüzde 60-70’i ruhsaldır, sosyalleşmektir. Eskiden evden çıkarmaya çalışıyorlardı, şimdi eve sokmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.
İHA
"Sandalyenin bana kattığı en büyük şey palyaçoluk"
Palyaçoluğa başlama sürecini anlatan Arsunar, "2010 yılında geçirdiğim trafik kazası sonucu boyundan aşağı felç kaldım. Tamamen boynum tutmazken spor, gönüllü palyaçoluk ve fizik tedaviler sayesinde vücudumu belirli bir seviyeye getirme şansım oldu, geliştirdim, güçlendirdim. Gönüllü palyaçoluk benim için kendimden daha ağır, daha zor. Dışarıya çıkamayan çocuklarımız için bir anahtar kapı oldu. Bu kapıdan girdim ve inanılmaz güzellikler gördüm. Palyaçoluğun bana en çok kattığı şey kendimden daha zor durumda, evden çıkamayan çocuklarımızla birlik ve beraberlik içerisinde olma şansına nail olmak. Aynı zamanda onların yüzünde bir gülücük olma şansına da nail olmuş oldum. Bu bence şu dünyada kazanabileceğim en büyük miraslardan biridir" dedi.
Gönüllü Palyaçolar olarak onkoloji bölümü, sevgi evleri, huzur evleri gibi kurumlara ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirten Arsunar, "Aynı zamanda diğer engelsiz kardeşlerimin de yanındayım. Onlar için güzel projeler geliştirerek birlik ve beraberlik içerisinde, birbirimize destek içerisinde yaşamak benim en büyük planlarımdan biri" şeklinde konuştu.
Geçirdiği kaza öncesinde palyaçoluk gibi bir düşüncesi olmadığını kaydeden Arsunar, "Şu sandalyenin bana katmış olduğu şeylerden en büyüğü palyaçoluk. Ekip arkadaşlarım engelsiz bir düşünceye sahip oldukları için her yerde her engeli beraber aşabiliyoruz. Burada yalnızca benim engelimden bahsetmiyoruz. Yolumuzdaki başka düşünce engellerini de bu şekilde değiştirmiş oluyoruz. İnsanların, ’bu palyaço olmuş, bu yüzüyor, biz neden yapamayalım’ düşüncelerine girmesi benim için güzel" sözlerine yer verdi.
"Tedavinin yüzde 70’i sosyalleşmektir"
Arsunar ayrıca, fiziksel rehabilitasyon sürecinde sosyalleşmenin büyük rol oynadığını kaydetti. Sosyalleşmeyi ve diğer insanlarla bir araya gelmeyi büyük bir engeli aşmak olarak nitelendiren Arsunar, "Sosyalleşmek büyük bir engeli aşmak demektir. Olmayan şeyleri kafanda düşünür hale geldiğin zaman sosyalleşemiyorsun. Ama sosyalleşirsen hangi engellilik durumunu nerede atlatabileceğini şekillendirebiliyorsun. Zaten fizik tedavinin yüzde 60-70’i ruhsaldır, sosyalleşmektir. Eskiden evden çıkarmaya çalışıyorlardı, şimdi eve sokmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.
İHA