Şanlıurfaspor Teknik Sorumlusu Cihat Arslan, ilimizin 2,5 milyona yaklaşan bir nüfusa sahip olduğunu, bir o kadarına yakınının da il dışında bulunduğuna dikkat çekerek, 'Böyle bir durumda hiç bir kurum yöneticisi kentin en önemi markası Şanlıurfaspor için beni ilgilendirmez diyemez, dememeli' ifadelerini kullandı.
Kulis TV'de Mustafa Çadırcı'ya konuk olan Arslan, Şanlıurfaspor'da görevi kabul etmesinde Astor Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Feridun Geçgel'in ısrarının etkili olduğunu belirtti.
Cihat Arslan'ın açıklamalarından bazı satır başları şöyle:
''Başarılı olmaya geldik, inişe geçen enerjiyi tekrar yukarılara çıkarmaya geldik.
Geçen sene de takım zorluklar yaşadı ama sonrasında beraber olmayı başardılar. Bu takıma bakıyorum. Tekrar kenetlenme gibi bir duygu ortaya çıkmaya başladı.
Geçen sezon bizim hayalimiz neydi? Bu takım ligde kalacak, biz seneye şampiyonluğa oynayalım, Süper Lig arzusunu giderelim diye bir hedef belirlemiştik. Sezon başında 2 ay Şanlıurfaspor’dan haber bekledim, bir gönül kırgınlığım olmadı. Tercihlerini öyle yaptılar.
Feridun abi paranın değiştiremediği ender insanlardan biri. Gideceksin dedi, ben gitmesem mi dedim. Git dedi. Geldim ve mutluyum.
Siz takımı yüzde 50 değiştirmiş, rakipler ise ara transfer dönemini sizden daha iyi değerlendirmişse ve oyuna soktuklarınızdan verim alamazsanız, işte o zaman son dakikalar sıkıntılı geçer.
Iğdır maçında hakeme suçu yüklüyoruz ama 3-0, 4-0'da yapabilirdik. Baktığınız zaman üstteki takımlara karşı iyi oynamışız, düşme potasındaki takımlar karşısında biraz daha zorlanmışız. Yukarılardaki takımlarla oynadığınız zaman daha haddinizi bilerek temkinli oynuyorsunuz, siz rakibi hataya zorluyorsunuz. Düşme potasındaki takımlara karşı, yani mutlak yenmeniz gereken maçta ise tabi ki gardınız daha açık oluyor. İşte o gard açıklığına da dikkat etmek lazım. Kadro genişliği de olmayınca son dakikalardaki puan kayıpları ondan oldu.
Sporu sevmemek başkalarının sevmediği anlamına gelmez. Ben sevmiyorum, ilgilenmiyorum. Böyle bir anlayış olmaz. Kurumların desteklemediği hiç bir şehirde futbol takımları ayakta kalamaz.
Türkiye’de her şey hocanın üstünden yürüyor. Takım başarısız olunca hemen hoca suçlanıyor. Koltuğu hafif olan bir insanın bir yerde otorite kurması mümkün değil.
Bazı Kulüplerde Teknik Direktörlerin koltuğu çok hafif. Kararları ben alacağım, transferleri ben yapacağım, takımı ben kurarım, hocam sen de gel çalış. İyi de bizim de bir fikrimiz var yani.
Futbolcularda, ‘Bu da her an gidebilir’ duygusu oluşursa, hoca nasıl otorite kuracak, nasıl bir sistem oluşturacak? Otorite kurmaya çalışırsın iki hafta sonra seni paketlerler. Türkiye’de sorun bu.
Urfa’ya gelen bütün hocalar mı kötüydü? Sait hoca kötü hoca mı, değil. Kemal hoca kötü hoca mı, asla değil. O zaman bütün organizasyona bakmak lazım. Belki de başka bir şeyde problem var.
Geçen sene Manisa maçını yaşadım. O gün Amedspor formalı bir sürü insan gördüm tribünde. Bu takım düşmesin diye çırpınmadık mı, ağlayan olmadı mı? Son 10 dakika bitmek bilmedi. Ben soyunma odasında secdeye kapandım, hocam tamam bitti dediler, o zaman kalktım. Sevinemedik bile.
Geçen sene bu travmayı yaşıyorsun bu sene bunu! Kabul edilebilir tarafı yok.
Herkes başarıyı istiyor ancak başarılı olmak için neler yapılması gerektiği konusunda mutabık değiliz. Başarı geldikten sonra destekleyelim diyorlar ama bazen fidanı sulamak lazım, meyvesini sonra yersin. Ağaç sulanmazsa meyvesini de yiyemezsin.''
Yorumlar
Kalan Karakter: